ZenaTech’ten Teknolojik Atılım: İç Mekânlarda Görev Yapabilen Otonom Nano Drone “IQ Nano” Tanıtıldı

Yapay zekâ destekli insansız hava araçlarında (İHA) yaşanan hızlı gelişmeler, iç mekân kullanımı için özel olarak tasarlanmış yeni modellerin de önünü açıyor. Bu kapsamda, ABD merkezli teknoloji şirketi ZenaTech, 14 Haziran 2025'te yaptığı lansmanda, kompakt boyutlara sahip yeni drone’u IQ Nano'yu tanıttı.

IQ Nano: Mikro Drone, Maksimum Performans

IQ Nano, yalnızca 85 gram ağırlığında ve 11 cm x 8 cm x 4 cm boyutlarında. Bu ultra kompakt tasarım, drone’un dar geçitlerden, raf aralarından ya da karmaşık iç mekân yapıların arasında rahatlıkla geçebilmesini sağlıyor. Ancak bu küçük yapısına rağmen sunduğu teknoloji oldukça güçlü:

• Otonom Navigasyon: IQ Nano, LIDAR içermeyen ama LIDAR’a yakın doğruluk sunan bir görüntü tabanlı SLAM (Simultaneous Localization and Mapping) algoritmasıyla çalışıyor. Gömülü yapay zekâ çipi sayesinde gerçek zamanlı rota belirleme, engel tanıma ve alternatif yol üretme yetenekleri mevcut.

• Kamera Sistemi: 120° görüş açısına sahip 4K HDR kamera, özellikle depo ve güvenlik uygulamalarında net görüntüleme sağlıyor. Ayrıca IR destekli gece görüş sensörüyle düşük ışıkta da görev yapabiliyor.

• Uçuş Süresi ve Batarya: 18 dakikalık uçuş süresi, yedek bataryalarla 7/24 görev rotasyonlarına imkan veriyor. 40 dakikada tam şarj olan akıllı batarya, görev sırasında kalan süre tahmini de verebiliyor.

• Gürültü Azaltma: 34 dB ses seviyesi ile neredeyse “fısıltı kadar sessiz” çalışan pervane sistemi, özellikle gece görevleri ve sessiz ortamlar için optimize edilmiş.

HiveOS ve Sürü İletişimi: Çoklu Drone Yönetimi Kolaylaşıyor

ZenaTech, yalnızca donanımda değil, yazılımda da önemli bir inovasyon sunuyor. IQ Nano, şirketin yeni geliştirdiği HiveOS adlı yazılım sayesinde birden fazla drone’un senkronize şekilde çalışmasına izin veriyor.

• 20 adede kadar IQ Nano, aynı anda tek bir görev planına göre uçabiliyor.

• Her bir drone, görev sırasında diğerlerinin pozisyonunu algılıyor ve çarpışma ihtimalini önlüyor.

• Görev planlama arayüzü sürükle-bırak tabanlı, bu da IT bilgisi olmayan depo ya da güvenlik personelinin bile sistemi kullanabilmesini sağlıyor.

HiveOS ayrıca bulut tabanlı çalışıyor. Yani bir merkezden kontrol edilen filolar, farklı şehirlerdeki şubelerde bile görev yapabilecek.

Hangi Alanlarda Kullanılacak?

IQ Nano’nun temel hedef alanları şöyle:

• Depo Otomasyonu: RFID ile entegre çalışarak raf takibi, stok kontrolü ve sıcaklık analizi yapabiliyor.

• Ofis ve AVM Güvenliği: Sessiz çalıştığı için gece saatlerinde devriye uçuşu mümkün. Yüz tanıma veya hareket algılama entegrasyonu sayesinde alarm sistemine destek sağlıyor.

• Arama-Kurtarma: Dar alanlarda mahsur kalan kişilerin yerini belirlemek için kullanılıyor. Özellikle deprem gibi afetlerde manuel drone kullanılamayacak alanlarda avantaj sağlıyor.

• Müzeler ve Arşivler: Dar ve hassas bölgelerde otomatik sayım ve sıcaklık/nem ölçümü gibi görevleri yerine getiriyor.

• Hastaneler ve Laboratuvarlar: Numune taşıma, dezenfeksiyon sonrası kontrol ve izolasyon bölgelerinde temas gerektirmeyen gözlem.

Rekabette Öne Geçtiği Noktalar

Piyasada halihazırda iç mekân drone’ları bulunuyor ancak IQ Nano birkaç kritik noktada ayrışıyor:

• Yerel haritalama için harici sensör bağımlılığı yok. Bu da drone’un çok daha ucuz, hafif ve bakımı kolay hale gelmesini sağlıyor.

• Kullanıcı dostu yazılım: Diğer rakiplerde profesyonel bilgi gerekebilirken HiveOS’in sezgisel arayüzü her düzeyde kullanıcıya hitap ediyor.

• Geliştirici API’si açık: IQ Nano, kendi görev algoritmalarını yazmak isteyen şirketlere açık kaynak modüller sunuyor. Bu da özel uygulamalarda uyarlanabilirlik sağlıyor.

ZenaTech’in IQ Nano’su, drone endüstrisinde gözden kaçan bir boşluğu dolduruyor: dar, karmaşık ve dış dünyadan kopuk alanlarda görev yapabilecek, sessiz, güvenilir ve otonom bir drone çözümü. Geliştirilen bu sistem, hem büyük endüstriyel tesisler hem de küçük işletmeler için erişilebilir bir otomasyon çözümü haline geliyor.
IQ Nano'nun sahaya inmesiyle birlikte, drone teknolojisinin yalnızca “uçan kamera” değil, “uçan iş gücü” olduğunu daha net göreceğiz.